gülün adı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gülün adı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Aralık 2015 Çarşamba

Gülün Günlüğü…

Ursula K. LeGuin bilim-kurguyu boş zamanlarda, eğlence olsun diye okunan ‘’ yüzeysel ‘’ bir edebiyat türü olmaktan çıkaran yazarları başında gelir. Onun yapıtlarında, farklı kültürler ve dünyalarla karşılaşan bireylerin, belli bir kültüre ait olmanın anlamını ve sınırlarını sorguladıkları; bütünlük, uyum, sevgi, özgürlük, düzen, kaos gibi varoluş sorunlarına ahlaki yanıtlar aradıkları politik bir edebiyat tarzı haline gelmiştir bilim-kurgu. Müthiş bir hayal gücü, özenli bir dil, kurgudaki ustalık ve ney bir siyasal bilinç bir araya gelir LeGuin’de.
Bu kitaptaki öykülerle, LeGuin’in olağanüstü zengin dünyasından farklı lezzetler sunuyoruz sizlere. Bazıları son derece eğlenceli, katkısız fanteziler; bazıları da alttan alta ahlaki ve siyasi sorunları tartışan anti-ütopyalar… Kolektif delilik, kişi olmak, yalnızlık, bir arada yaşamak, özgürlük, yaratıcılık, sevgisizlik, sorumluluk, umut gibi devasa konulara değinilir bu öykülerde: Öğreticilik taslamadan, mütevazı ama ustalıklı bir üslupla…
 Bilim kurgunun, anti-ütopyanın, ütopyanın, anarşizmin yazarı Ursula K. Leguin. Bu tanımlamaların hepsi ve hiçbiri yazarı yeteri kadar açıklamıyor.
Gül Bircan / Milliyet Sanat
Gülün Günlüğü kaç satar, ne kadar okunur bilemiyoruz, ama ‘’ Cehennemde tek bir ruh kalsa… ‘’ diyen bir ütopyacı yazarın, Mülksüzlerden sonra bu kitabıyla da okurlarımızın beyin ve yüreklerinde yeni volkanik patlamalar, ‘’ gümbürdemeler ‘’ yaratacağına kuşkumuz yok.
2000’ e Doğru
Sözün kısası Gülün Günlüğü’nü okudukça ( ve de tabii düşündükçe ) Ursula K. Leguin’in birikimlerini müthiş bir kurguyla, bilinçle doruğa ulaştığını görüyoruz.
Esma Saltık / Varlık
 Geçen haftalarda Ursula K. Leguin’in Mülksüzlerini okumuş ve yorumlarımı sizlerle paylaşmıştım. Ve yazımın sonunda sizlerle Ursula K. Leguin’in kitaplarını okumaya devam edeceğimi söylemiştim. İşte bu kararım doğrultusunda kütüphanede bulduğum yazarın Gülün Günlüğü adlı kitabı büyük bir hevesle alıp okudum.
Milyonlarca insan sürekli mutluluğu yaşasın, ama bir şartla; uzaklarda bir yerde bir yitik ruh tek başına eziyet çekmek zorunda olsun. Bir an için içimizden bize sunulan mutluluğa yapışmak gelse bile yine ilk kapılacağınız özgül ve bağımsız duygu, bile isteye böylesi bir pazarlık yaparak elde edilen mutluluğun ne kadar çirkin bir şey olduğudur.
 Yazarın kitaplarının içindeki öyküleri okumaya başlamadan, yazarın kendisinin yazdığı önsözü büyük bir keyif ile okuyarak başladım kitaba. Yaptığı alıntılar, Dostoyevski ye göndermeleri ve tabelaları tersten okuması… Bu fikirleri nerden buluyorsunuz Bayan LeGuin? Sorusunun cevabını bulabileceğiniz bu önsöz nasıl bir kitaba başladığımın bir ipucuydu sanki. Yukarda ki alıntıda bu önsözden.
Kitapta 12 hikâye var. Bazısını çok sevdim, bazısından çok etkilendim, bazısından ise hiç hoşlanmadım. Ama kitabı bir bütün olarak değerlendirmen gerekirse kitabı sevdim ve öykülerden zihnim ama en çok yüreğim etkilendi.
Umuttan başka bir şey olmadığı için ir hayat boyu umutla yaşadıktan sonra insan zafer tadını yitiriyor.  Tam bir zafer hissi için önce tam bir umutsuzluk yaşanmalı. Çok önceleri kafasından silmişti umutsuzluğu. İnsan devam edip gidiyordu.
Kitapta Mülksüzlerdeki Odoculuk anarşizminin fikir anası olan Odo’nun öyküsü, diğer kitap ile olan bağlantısı dolayısıyla büyük bir dikkat ve merakla okuduğum bir öykü oldu. Kitabın ilk öyküsü yapılan alıntıya bağlı olan hikâye nedeniyle beni oldukça etkiledi. Belki de bende Omelas’ı bırakıp gitmek istediğimden…
Ben Rosa’yım. Ben gülüm. Gül. Gülüm ben. Çiçeği olmayan gül, tamamen dikenlerden oluşmuş gül, onun yaptığı zihin, onun dokunduğu el, kış gülü.
Ama en çok sevdiğim, beni etkileyen kitaba da adını veren Gülün Adı oldu. Nedenini , niçinini sizlerle paylaşmak istemesem de …. Bunun için bana kırılmayacağınızı umarak…
Eğer kitabı bir gün okursanız veya daha önceden okuduysanız sizi en çok etkileyen öyküyü benimle paylaşır mısınız?
Benim yeni keşfettiğim bu yazarın hikâyelerini okumaya devam ederken, sizlere de bu yazarın dünyasında yolculuğa çıkmayı şiddetle öneriyorum.
Sevgiler