10 Haziran 2016 Cuma

Ben de Halimce Bedreddinem ...


Kendi kaleminden Radi Fiş’in özgeçmişi: 1924’te Leningrad’da doğdu. Babam da yazardı.1935’te ailem ile birlikte Moskova’ya gittik. 1941’de okullu bitirdim. Aynı yıl İkinci Dünya Savaşı başladı. Gönüllü olarak orduya yazıldım. Finlandiya cephesinde çarpışırken yaralandım, alt ay kadar hastanede kaldım. Oradan çıktıktan sonra Şarkiyat Enstitüsü’nün Çince bölümüne girmek istedim, yer yokmuş; Türkçe şubesine girdim, isabet olmuş.1944’ten beri Türk edebiyatı ile uğraştım, Nazım Hikmet’le dost oldum. Sabahattin Ali, Melih Cevdet Anday, Orhan Veli’nin şiirlerini Rusçaya çevirdim. İkinci mesleğim gemicilik.Gemiyle Küba’ya kadar gittim.Yük gemisinde ikinci kaptan olarak çalıştım.

Şeyh Bedreddin, günümüzden altı yüz yıl önce yaşadı. Dönemin en büyük düşünürlerinden biri olarak çağını çoç çok aşan cesur fikirler ileri sürdü, güçlü bir toplumsal adalet ve özgürlük özlemini dile getirdi. Amacını gerçekleştirmek üzere, esilmiş Türk, Rum, Yahudi… Emekçilerini bir araya getirip eğitti. Osmanlı yönetimin karşı Anadolu tarihinin en önemli köylü ayaklanması onun adı ile anıldı. Ben de Halimce Bedreddinem, bu büyük halk hareketinin belgesel romanı. Türk ve Osmanlı tarihine yoğunlaşan Sovyet yazar Radi Fiş, ayaklanmanın yaşandığı dönemden bugüne kalmış tüm belgeleri titizlikle incelemiş ve dönemin ayrıntılı bir resmini çıkarmış ortaya. Hem karanlık ortaçağ, Osmanlı devlet yönetimi, taht kavgaları hem de Osmanlının baskısı altındaki halkın yaşayışı; hem dinsel bir örgüt altında gelişen muhalefet düşüncesi, hem halk isyanı başarılı ve akıcı bir roman tekniği ile anlatıyor. Günümüze ışık tutan bir geçmişin gerçekçi romanı.

Kitabın arkasında yazan tanıtım yazısında denilenleri paylaştıktan sonra benim kendi tanıtım yazıma geçmemin vakti gelmiştir.

Öncelikle Şeyh Beddredine ilgi duymama ve bu konuda bir şeyle okuma ihtiyacı hissetmeme neden olan hikâyemden bahsedeyim.
Günübirlik gezi için İznik’teydim. Gezerken rehberimiz Şeyh Beddredinin de burada sürgünde bulunduğunu söylediğinde, nedendir bilinmez, Şeyh Beddredin hakkında bir şeyler öğrenmek için büyük bir açlık duydum, neden sürgün edilişti, İznik’ten nasıl kaçmıştı ben bunların hiç birini bilmiyordum ve bunları öğrenmem gerekliydi. Hem de hemen. Bu konuda ki en büyük yardımcım internet oldu tabiî ki. Ama kitabın yeri de başka deyip Şeyh Beddredin hakkında yazılan kitapları internetten araştığımda çıkan kitap listesinde bu kitaba da rastladım. Yazarını hiç duymamıştım. Ve ben bilmediğim şeylere merak duyan biri olarak hemen kitabı almak istedim. Ama internetten değil! Kitabı görecek içine bakacak, kokusunu duyarak alacaktım. Ki zaten internetten kitap almayı pek sevmem. Ama kitabı İstanbul’da gittiğim kitapçılarda bir türlü bulamadım. Galiba bu kitabın bendeki öyküsü geziler sonucunda oluştu. Çünkü kitabı tesadüf eseri kısa bir hafta sonu tatili için gittiğim Eskişehir’de buldum. Alınma tarihi 08.12.2013 olarak not etmişim. Kitabı bir solukta okudum. Zaman zaman merak , zaman zaman kızgınlık, zaman zaman hüzün ile … O dönemi yaşayarak, hissederek okudum. Eğer biri bir gün bana beni etkileyen sarsan bir kitap listesi sorsalar bu kitap kesinlikle o listede olur. Şey Bedreddinin bugüne  taşıyan düşüncelerini  serüvenini merak eden herkese kesinlikle okumasını tavsiye ettim bir kitap…


Ağlama, Mecnun. Hakikat bizimle! Vasiyetimdir: Bedenimi, şu bakırcılar çarşısı yakınında bir yere gömüm…  Ama beni kara toprakta değil, hakikati anlamış insanların yüreğinde arayın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder