sözler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sözler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Haziran 2016 Cuma

Dinle Küçük Adamdan ….

Bir kartal, tavuk yumurtaları üzerine kuluçkaya yatsa ne olur biliyor musun küçük adam?
Başlangıçta kartal, yumurtalardan kartal yavrular çıkacağını, bunların büyüyüp küçük kartallar yetiştireceğini sanır. Birde bakar ki yumurtalardan civciv çıkıyor. Çaresizlik içinde bulunan kartal, civcivlerin büyüyüp kartal olacağı umuduna sarılır bu kez.  Ama civcivler büyüp büyüp birer tavuk haline gelmektedir.

Kartal bu durumda, gıdaklayan tavuklarla civcivleri yeme itkisi duyar. Onu yemekten alıkoyan tek şey küçük bir umuttur; bu civcivlerden birinin bir gün küçük bir kartal olabileceği, büyüyüp kendisi gibi yetenekli, kendisi gibi çok çok yükseklerdeki yuvasından bakıp uzakları görebilecek, böylece yenidünyalar, yeni düşünceler ve yeni yaşama biçimleri bulunduğunu anlayıp bunları arayabilecek büyük bir kartal olabileceği umudu. Üzgün ve yalnız kartal yumurtalardan çıkan tavuk ve civcivleri yemekten alıkoyan şey yalnızca bu küçük umuttur işte.

Tavuklarla ve civcivlerle gelince, onlar bir kartalın kuluçkaya yatması sonucu dünyaya geldiklerinden habersizdirler. Nemli, karanlık vadilerde çok çok yükseklerde sarp kayaların üzerinde yaşadıklarından habersizdiler.   Tek başına kalmış kartal gibi uzaklara bakmazlar. Kartalın kendilerine getirdiği yiyecekleri tıkınıp durmaktadırlar boyuna, durmada gagalamakta ve karınlarını doyurmaktadırlar. Yağmur yağdığında ya da fırtına koptuğunda onun güçlü kanatları altından ısınmakta, korunmaktadırlar. Kartalsa kimsenin yardımı olmadan kendi gövdesini fırtınaya siper etmektedir.

Daha da kötüsü, bu tavuklar ona tuzaklar kurmakta, siperler ardına gizlenerek ona ucu sivri kaya parçaları, taşlar atmaktadırlar. Onların kendisine kötülük yaptığını anlayan kartal önce bu tavukları parçalama istediği duyuyor. Ama düşünür, onlara acımaya başlar. Belki, diye umar, gün gelir, bu yalnız önünü gören ve gıdaklamaktan, yalanıp yutmaktan başka bir şey bilmeyen tavuklar arasından kartal gibi olma yetisine sahip bir yaratık çıkar.

Yalnız kartal, bugün bile umudunu yitirmiş değildir. Bu yüzden kuluçkaya yatmayı, civcivler çıkarmayı sürdürmektedir.


23 Kasım 2015 Pazartesi

Ustanın Elinin Dokunuşu…

Mezatçı, hırpalanmış ve çizilmiş olan eski keman için harcayacağı zamana pek değmeyeceğini düşünüyor; yinede onu izleyenlere gösterirken gülümsüyordu.
‘’ Bu ne eder,  arkadaşlar? ’’ diye bağırdı. ‘’ Açık artırmayı kim başlayacak. ‘’ ‘’ Bir dolar, bir dolar ‘’ ardından iki dolar. ‘’ Sadece iki dolar mı? ‘’ ‘’ İki dolar, iki dolar… Kim üçe çıkaracak? ‘’’’ Yok mu artıran? Evet, iç dolar, üç dolar, üç dolara satıyorum… ‘’ Ama olamaz, en arka sıradan, kır saçlı bir adam öne geldi, eski kemanı aldı, üzerindeki tozu sildi, gevşek yaylarını gererek akort etti ve bir meleğin Noel ilahisi söylemesini andıracak kusursuzlukta hoş bir melodi çaldı. Müzik sona erdi ve mezatçı alçak bir sesle, ‘’ Keman için ne kadar veriyorsunuz? ‘’ dedi. Sonra onu çoşkuyla havaya kaldırdı. ‘’ Bin dolar. Peki, kim iki bin diyecek? İki bin… Evet, üç bin… Satıyorum, satıyorum, sattım! ‘’ İnsanlar coşkuyla alkışlıyorlardı. Ama bazıları ağlıyordu: ‘’ Ne oldu da değeri değişti, anlamadık! ‘’ Hemen yanıt geldi: ‘’ Bir ustanın eli değdi! ‘’
Dünyada uyumsuz, hırpalanmış ve yaralanmış bir yaşam süren birçok kişi, tıpkı bu keman gibi, düşüncesiz bir kalabalığa ucuza satılma durumuyla karşılaşır. Bir kâse çorba, bir bardak şarap, bir oyun… Ve böyle sürüp giderler.
Satılmasına az kaldı, satılıyor ve neredeyse satıldı! Ama Usta duruma el koyar ve beyinsiz kalabalık, ne ilhamın anlamını ne de bir Usta’nın dokunuşunun yarattığı değişimi tam olarak anlayabilir.
Myra B. Welch
 
 
 

20 Kasım 2015 Cuma

Bağışlamaya Karar Verin…

Bağışlamayı seçin, çünkü darılmak kötüdür.
Darılmak zehirlidir;  kişiyi zayıflatıp yutar.
Bağışlayan, gülümseyen ilk siz olun, ilk adımı siz atın; insan kardeşinizin yüzünde beliren mutluluğu görürsünüz. Her zaman ilk olun; başkalarının bağışlanmasını beklemeyin. Çünkü bağışlayarak yazgının hakimi, yaşamın mimarı ve mucizelerin yaratıcısı olursunuz. Bağışlamak, yaşamın en üstün ve en güzel şeklidir. Karşılığında sonsuz huzur ve mutluluk elde edersiniz. İşte, tamamen bağışlayıcı bir yüreğe sahip olma programı:
Pazar: Kendinizi bağışlayın.
Pazartesi: Ailenizi bağışlayın.
Salı: Dostlarınızı ve çalışma arkadaşlarınızı bağışlayın.
Çarşamba: Ülkenizdeki ekonomik rakiplerinizi bağışlayın.
Perşembe: Ülkenizdeki kültürel rakiplerinizi bağışlayın.
Cuma: Ülkenizdeki politik rakiplerinizi bağışlayın.
Cumartesi: Tüm ulusları bağışlayın.
Yalnız yürekli olan, bağışlamayı bilir.
Bir korkak asla bağışlamaz.
Bağışlama onun doğasında yoktur.
Robert Muller
 
Bağışlama, menekşenin, kendini ezen topuğa anında bulaşan güzel kokusudur.
George Roemisch
 
 
 
 

16 Kasım 2015 Pazartesi

Kendi İlham Kaynağınız Olmak İçin…

Başarının asıl sırrı coşkudur. Evet, burada, heyecanı da aşan coşkudan söz ediyorum.
İnsanları coşkulu görmek istiyorum ben.
Çünkü coşkulu olduklarında başarı destanları yazabilirler.
Coşkuluysanız her engeli aşabilirsiniz.
Coşku, gözünüzdeki ışıltı, yürüyüşünüzde ki salınım, elinizin kavrayışı, arzunuzun karşı konulmaz yükselişi ve yeni düşünceler üretme enerjinizdir.
Coşkulu kişiler büyük savaşçılardır.
Azimlidirler ve sarsılmaz değeri vardır.
Tüm gelişmelerin temelinde coşku yatar.
Coşku olduğunda başarı muhakkak gelir.
Coşkunun yokluğunda ise ancak mazeret vardır.
Walter Chrysler
 
Coşku, zekâdan daha önemlidir.
Albert Einstein
 
 
 

12 Kasım 2015 Perşembe

Thomas Jefferson'ın Davranış İlkeleri…

Bugünün işini asla yarına bırakma.
Kendin yapabileceğin bir şeyde kimseyi rahatsız etme.
Sahip olmadan asla para harcama.
İstemediğin bir şeyi sırf ucuz olduğu için satın alma.
Gururun bedeli; susuzluk, açlık ve soğuğun bedelinden daha ağırdır.
Genelde az yemekten dolayı pişmanlık duymayız.
Kişinin kendi iradesiyle yaptığı şeylerden bela gelmez.
Gizli kötülüklerin bize zarar vermesi çok zordur.
Her şeyi kendi akışı içinde ele alın.
Anlaşmazlıkları önemek için, özgür düşünün ve insanları buna teşvik edin.
Öfkelendiğinizde, konuşlamadan önce 10’a kadar sayın.
Çok öfkelendiyseniz 100’ e kadar sayın.
Thomas Jefferson.