Reddedilme
Korkusu Neler Kaybettiriyor?
Başkalarının
sözleri ve davranışlarıyla küçümsendiğinizi hissediyor ve inciniyorsak ya da
yaptığımız herhangi bir yanlış seçim için kendimizi suçluyorsak kişisel
algılıyoruz demektir.
Bu gibi
durumlarda yanıtımız olayın boyutuyla doğru orantılıdır ve büyük bir olasılıkla
çocukluğumuza dayanan reddedilme deneyimlerine karşı bir tepkidir.
Kişisel
algıladığımız her durumda yeni acılar eskilerin üzerine biner ve sanki her incitici
söz hiçbir zaman iyileşmemiş olan eski yarayı kanatır.
Reddedilme
korkumuz kendimizi değerli hissetmemizi engeller, ilişkilerimizi çıkmaza
sürükler.
Bilmediğimiz
ise, bizi inciten ve yaralayan sözlerin bizimle ilgisi olmadığıdır.
Başkaları
tarafından kontrol edilmek istemiyorsak kişisel algılamaktan vazgeçmek
zorundayız.
Bu kitap,
geçmişte yaşanan olumsuz deneyimlerin farkına varmak ve etkilerinden kurtulmak
için harika bir rehber.
Kişisel
gelişim kitaplarından psikoloji kitaplarına yaptığım geçişte birbiri ardına
güzel kitaplar okuyorum. Okudukça da sizlerle paylaşıyorum. Umarım ilginizi
çekiyordur.
Bugün ki
sizinle paylaşmak istediğim kitap reddedilme korkusu ile ilgili. Hepimizin
hayatında az da olsa olduğun düşündüğüm bir korku. Ben bu korkumu özellikle
ergenlikte, topluluğa karışmak fikrinde oldukça yoğun yaşadım. Artık bende
hakim bir duygu olmasa da tamamen yok olduğunu söylemem de güç maalesef.
Kitapta hem
kendim ile ilgili birçok örnek ve yazarın bu konuda ki bakış acısını buldum.
Yaptığım, hissetiyim bazı şeyleri anlamamı sağlayan. Hem de benden çok uzak
insan gerçeklerini tanıma fırsatı elde ettim.
Kitap üç
bölümden oluşuyor. Yazar ilk bölümü okurken kendi reddedilme deneyimlerimizi
yansıtan durumları tespit etmemizi öneriyor. İkinci bölümde ise geçmiş
deneyimlerimizin bugün bize, davranışlarımıza yansıttığımızı anlamamızı
sağlamayı amaçlıyor. Bunu değiştirme yollarını ise üçüncü bölümde, örneklerle
anlatıyor. Özellikle ağır travmalar yaşamış çocukların ilerde bu deneyimlerin
den fırsat yaratıkları kısım beni oldukça etkiledi.
Kitapta, daha
doğrusu yazarda en çok sevdiğim şey kendi reddedilme korkuların, ailesini,
sorunlarını da o kadar doğal bir biçimde hatta zaman zaman kendini eleştirerek
anlatmış ki Eleyne’yi görmeden sevdim ben.
Eğer sormasanız yanıt hep hayır
olacaktır.
Patricia Fripp
Kitaptan
alıntılar yapmadım, çünkü kitabın bir bütün olduğunu düşündüm, yani okumanız
lazım. Sadece bu sözü paylaşmak istedim sizlerle.
Eğer
psikoloji ile ilgileniyorsanız, rahatlıkla bu kitabı size tavsiye edebilirim.
Dili de oldukça sade, yani konu dışı olan ben bile rahatlıkla yazarın demek
istediklerini anladım.
Özellikle
sağlıklı çocuk yetiştirmenin önemini, çünkü şimdi yaşadığımız psikolojik
bozukluklar hep küçük bir çocuğun yaşadıklarının devamı…
Yazar birçok
kitaba atıf da yapmış, notlarını aldım. Umarım bu kitaplar Türkçeye
çevrilmiştir. Okuyup, sizlerle paylaşmağı o kadar çok istiyorum ki….
Sevgiler…