Kendi kaleminden Radi
Fiş’in özgeçmişi: 1924’te Leningrad’da doğdu. Babam da yazardı.1935’te ailem
ile birlikte Moskova’ya gittik. 1941’de okullu bitirdim. Aynı yıl İkinci Dünya
Savaşı başladı. Gönüllü olarak orduya yazıldım. Finlandiya cephesinde
çarpışırken yaralandım, alt ay kadar hastanede kaldım. Oradan çıktıktan sonra
Şarkiyat Enstitüsü’nün Çince bölümüne girmek istedim, yer yokmuş; Türkçe
şubesine girdim, isabet olmuş.1944’ten beri Türk edebiyatı ile uğraştım, Nazım
Hikmet’le dost oldum. Sabahattin Ali, Melih Cevdet Anday, Orhan Veli’nin
şiirlerini Rusçaya çevirdim. İkinci mesleğim gemicilik.Gemiyle Küba’ya kadar
gittim.Yük gemisinde ikinci kaptan olarak çalıştım.
Şeyh Bedreddin,
günümüzden altı yüz yıl önce yaşadı. Dönemin en büyük düşünürlerinden biri
olarak çağını çoç çok aşan cesur fikirler ileri sürdü, güçlü bir toplumsal
adalet ve özgürlük özlemini dile getirdi. Amacını gerçekleştirmek üzere,
esilmiş Türk, Rum, Yahudi… Emekçilerini bir araya getirip eğitti. Osmanlı
yönetimin karşı Anadolu tarihinin en önemli köylü ayaklanması onun adı ile
anıldı. Ben de Halimce Bedreddinem, bu büyük halk hareketinin belgesel romanı.
Türk ve Osmanlı tarihine yoğunlaşan Sovyet yazar Radi Fiş, ayaklanmanın
yaşandığı dönemden bugüne kalmış tüm belgeleri titizlikle incelemiş ve dönemin
ayrıntılı bir resmini çıkarmış ortaya. Hem karanlık ortaçağ, Osmanlı devlet
yönetimi, taht kavgaları hem de Osmanlının baskısı altındaki halkın yaşayışı;
hem dinsel bir örgüt altında gelişen muhalefet düşüncesi, hem halk isyanı
başarılı ve akıcı bir roman tekniği ile anlatıyor. Günümüze ışık tutan bir geçmişin
gerçekçi romanı.
Kitabın arkasında
yazan tanıtım yazısında denilenleri paylaştıktan sonra benim kendi tanıtım
yazıma geçmemin vakti gelmiştir.
Öncelikle Şeyh
Beddredine ilgi duymama ve bu konuda bir şeyle okuma ihtiyacı hissetmeme neden
olan hikâyemden bahsedeyim.
Günübirlik gezi için
İznik’teydim. Gezerken rehberimiz Şeyh Beddredinin de burada sürgünde
bulunduğunu söylediğinde, nedendir bilinmez, Şeyh Beddredin hakkında bir şeyler
öğrenmek için büyük bir açlık duydum, neden sürgün edilişti, İznik’ten nasıl
kaçmıştı ben bunların hiç birini bilmiyordum ve bunları öğrenmem gerekliydi.
Hem de hemen. Bu konuda ki en büyük yardımcım internet oldu tabiî ki. Ama
kitabın yeri de başka deyip Şeyh Beddredin hakkında yazılan kitapları internetten
araştığımda çıkan kitap listesinde bu kitaba da rastladım. Yazarını hiç duymamıştım.
Ve ben bilmediğim şeylere merak duyan biri olarak hemen kitabı almak istedim.
Ama internetten değil! Kitabı görecek içine bakacak, kokusunu duyarak
alacaktım. Ki zaten internetten kitap almayı pek sevmem. Ama kitabı İstanbul’da
gittiğim kitapçılarda bir türlü bulamadım. Galiba bu kitabın bendeki öyküsü
geziler sonucunda oluştu. Çünkü kitabı tesadüf eseri kısa bir hafta sonu tatili
için gittiğim Eskişehir’de buldum. Alınma tarihi 08.12.2013 olarak not etmişim.
Kitabı bir solukta okudum. Zaman zaman merak , zaman zaman kızgınlık, zaman
zaman hüzün ile … O dönemi yaşayarak, hissederek okudum. Eğer biri bir gün bana
beni etkileyen sarsan bir kitap listesi sorsalar bu kitap kesinlikle o listede
olur. Şey Bedreddinin bugüne taşıyan
düşüncelerini serüvenini merak eden herkese
kesinlikle okumasını tavsiye ettim bir kitap…
Ağlama, Mecnun. Hakikat bizimle! Vasiyetimdir: Bedenimi, şu bakırcılar
çarşısı yakınında bir yere gömüm… Ama
beni kara toprakta değil, hakikati anlamış insanların yüreğinde arayın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder