Biliyorsunuz bu kitap blogunu yeni açtım ve okuduğum hangi
kitapları paylaşacağım veya paylaşmayacağım konusunda, daha doğrusu
paylaşımlarımın nasıl olacağını, ne yönde bir rota izlemem konusunda tam bir
fikir oluşturmuş değilim.
Ben her konuda kitap okuyan ki sadece kitap değil süreli
yayın kapsamında da birçok dergi okuyan biriyim. Ama blog paylaşımlarımda bir elem yapmalı mıyım, özellikle
siyasi ve dini yayınlarda… Tam karar veremedim. Ama bu kitapta geçen bu cümle beni şu an bu yazıyı sizlerle
yazma ve bu kitap ekseninde bazı şeyleri sizlerle paylaşmaya itti.
O camileri dolduran
aldatlmış kitlelere Maun gerçeğini birilerinin anlatması lazım. Anlatmayanlar,
kamu malı talanına fiilen bulaşmamış olsalar da kurtulmazlar. Çünkü bilen
bildiğini anlatmadığı takdirde, zulme iştirakten hesaba çekilecektir.
Kur’an vicdanı bize
şunu öğretmiştir: ‘’ Ben şerde pasifim, şerre yönelik hiçbir faaliyetim yok’’
demek kurtuluş için yeterli değildir. Kurtuluş, ‘’ Ben hayırda aktifim’’
diyebilen benliklerin hakkı olacaktır. O benlikler bugünkü İslam Dünyasında yok
denecek kadar azdır.
İşte bu sözler, kitap okurken bu kitabı blogda paylaşsa mı,
sorusuna Evet paylaşacağım dememe neden oldu. Benim de bu konuda yapabileceğim
birçok şeyin olduğunu biliyorum, ama bunların içinde bir blogger olarak
boynumun borcu olan bu paylaşımı yapmasam olmazdı. Neyin neye vesile olacağını bilemeyiz. Belki
bu paylaşım bir kişinin bu kitabı okumasına vesile olur… Oradan da Kur’ana
giden yolla… Bilemeyiz…
Önce kitap tanıtımında yazanlar sizlerle paylaşayım.
Bu kitap, şu altı soruya Kur’an’ın verdiği cevapları günden
yapmaktadır:
1.
Kamunun haklarını, halkın malını yiyenlerin din
açısından durumları nedir?
2.
Halkı soymayı kolaylaştırmak için dini, namazı-
niyazı araç yapanların din açısından durumları nedir?
3.
İbadetlerine riya bulaştıranların din açısından
durumları nedir?
4.
Kitleler, ne dediğini anlamadan ibadet etmeye
zorlayanların din açısından durumları nedir?
5.
İlk dört soru bağlamında Türkiye’nin durumu
nedir?
6.
İlk dört soru bağlamında dünyanın durumu nedir?
Olmak ya da olmamak noktasını belirleyen sorulardır bunlar.
Genelde dünyanın, özel olarak da Türk milletinin, cevabını aramakta birkaç asır
geciktiği sorulardır bunlar. Genelde insanlıktan, özel olarak da Müslüman
halklardan asırlardır saklanan sorulardır bunlar. Kur’an’daki cevaplarının üstü
örtülen sorulardır bunlar.
Bu kitap, genelde dünya düşünce tarihinde, özel olarak da
İslam düşünce tarihinde, bu soruların Kur’ansal cevaplarını açık bir biçimde
veren ilk kitaptır.
Bu kitabı okumadan İslam’dan söz etmek, öyle sanıyoruz ki,
küresel kapitalizm ve emperyalizmin hizmetine uyarlanmış ‘‘ Ilımlı İslam’’ adlı
sömürge dininden söz etmenin ötesine geçemeyecektir.
Kitap hakkında tek bir cümle ile yorumda bulunmam gerekirse,
kendime çok rahatlıkla şunu diyebilirim; Dilek bu kitabı okumak için niye bu
kadar geç kaldım.
Maun süresi ışığında, sürenin yanı sıra Kur’anı, Kur’an ın
temel felsefesini, peygamberin tutumunu ve devrin olaylarına bunun yansımasını ve
günümüzdeki karşılıklarını o kadar akıcı ve anlaşılabilir bir düzeyde anlatıyor
ki bunu burada detaylandırmamın imkânı yok. Ancak alıp okumalısınız. Ki
günümüzün en önemli sorunlarında olan Maun süresi ihlallerini görüp, bunun
karşısında safınızı belirleyin.
Biliyorsunuz, ben
kitaplarımın çoğunu kütüphaneden alıp okuyorum. Bu kitabı da kütüphaneden
aldığım için haliyle daha önce birileri tarafından okunmuştu. İşte okuyan biri
bu notu yazmış kitaba. Paylaşmadan edemedim. Kitabı okurken beni oldukça
güldüren bir şeydi bu.
Yazıya son vermeden
bu kitabı okumak isteyenlere kitabın, daha doğrusu yazarının bir uyarısı var.
Bende bunu sizlerle paylaşıp yazımı bitiriyorum.
Uyarı:
Tanrı’yla, dinin
gerçeği ile hukukla, vicdanla yüzleşmek istemeyenler bu kitabı okumasınlar!Çünkü bu kitap,
gerçeklerle yüzleşmekten kaçanlara ‘’Ilımlı İslam’’ adlı sömürge dinini gerçek
İslam zannedenlerin tüm dayanaklarını, şiddetli bir Kur’an vuruşuyla paramparça
etmektedir.