Ya o intihar
bombacısı karınızsa?
Tel Aviv’in
insan kaynayan restoranlarından birinde bir kadın, hamile elbisesinin altına
gizlediği bombayı patlatır. Arap asıllı İsrailli Doktor Emin gün boyunca bu
korkunç saldırının sayısız kurbanını ameliyat eder ve geç bir vakitte bitkin
bir halde enin yolunu tutar. Ancak geçe yarısı onu acilen hastaneye çağırarak
saldırıda paramparça olan bir cesedin karısına ait olup olmadığını teşhis
etmesini isterler. Emin korkunç bir gerçekle yüz yüze gelir: Karşısındaki beden
on beş yıllık karısı Sihem’ e aittir. Ve bundan daha acısı ise, eylemi
gerçekleştirip onlarca insanın ölümüne neden olan intihar bombacısı da
Sihem’dir…
‘’ Posta
kutuda mektuplar vardı. Faturalar arasında küçük bir zarf dikkatimi çekti.
Okumaya başladım:
‘ Mutluluk
paylaşılmadıkça neye yarar Emin aşkım? Senin sevinçlerinin olmadığı yerde benim
sevinçleri sönüyordu. Sen çocuklarımız olsun istiyordun, bense onları hak
etmek. Vatanı olmayan hiçbir çocuk güvende değildir… Bana darılma. Sihem ‘ ‘’
Şimdiye dek
40 dile çevrilip milyonlarca satış rakamına ulaşan, Hollywood tarafından 2012
yılında sinemaya aktarılan hikâyesiyle taraflı tarafsız tüm eleştirmenlerden tam
not alan ve bu başarısı ‘’ Cote Femme ‘’, ‘’ Booksellers ‘’ ve ‘’ Le Figaro Magazine’’ ödülleri ile
taçlandırılmış olan Yasmina Khadra’nın ‘’ yürekli ’’ romanı Saldırı’yı bir solukta okuyacaksınız…
Bir pazar
gününün sabahında başlayan Yasmina Kahdra okuma serüvenim Pazar akşamı bitecek
kadar kısa biz zamanda bitti.Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Tanıtımında
yazanlar ve kitabın aldığı ödüller kitabı olan merakımı artırmıştı.Büyük bir
hevesle başladığım bu romanı dediğim gibi bir solukta bitirdim. Kitap dilli o
kadar akıcıydı ki ne zaman başladım ne zaman bitirdiği anlamadım bile.
Öyküsü
ilginçti bana göre. İsrail – Filistin savaşında direnen ile uyum salamaya
çalışan ve daha hümanist olan bir kişinin çatışmalarını anlatıyordu.
Kahramanımızın karısının intihar bombacısı olması sonrasında Doktor Eminin
yaşadığı bu çatışmaydı. Hümanist bir insanın bir intihar bombacısı nasıl
olunur, bu karara nasıl gelinir anlama çabasıydı.
Öykü bence
iki bölümden oluşuyordu. Biri Doktor Emin’in İsrail’deki hayatı, arkadaşları ve
karısının yaptıklarından sonra bu çevrede yaşadıklarından oluşuyor. Diğeri de
geçmişi yani Filistin’de geçen bölüm ve burada karısının yaptıklarının anlama
mücadelesini içeriyor.
Bence
hikâyedeki sorunda bu iki bölümde oluyordu. Bir biri ile bağlantısı yok
gibiydi. İlk bölümde geçen kişiler ikinci bölümde birden bir e yok oluyor ve
ilk bölümde hiç bahsedilmeyen kişiler bunlar yerine hikâyeye giriyor. Ama
öyküde hiçbir bağlantı olmadan birden bire. Ki benim öyküsü tam anlamı ile
beğenme engel olacak biçimde. Ve hikâyenin içinde geçen Adil ile Emin arasında
geçen karısı ile arasında bir şey olup olmamasını sorması, aldığı cevap sonrası
hissettiklerini ben hikâyenin bütünü ile birleştiremedim. Ama hikayenin akıcı
dille yazılmış olması benim öykünün bu devamlılık sorununu göz ardı etmemi ve
kitabı okumaya devam etmemi sağladı.Ve bir Pazar günümü de yeni bir yazar
tanıtı bana.
Peki, siz bu
kitabı okudunuz mu? Veya filmini
izlediniz mi?
Görüşlerinizi
benimle paylaşır mısınız?
Sevgiler…
Mutluluk, erdemliliğin ödülü değil
erdemli olmanın ta kendisidir.
Erdem günümüz
hayatında içi boş bir kavram, mutluluk ise maddi bir değer olsa da kitaptan bu
alıntıyı yapmak istedim, erdemli kalmakta direnenler hatırına…