İskoçyalılar aşkları için savaşır; vatanları için ölürler.
Yatağındaki Düşmandan…
Leydi Amelia Sutherland, Duncan MacLean gibi bir adama boyun
eğmektense ölmeyi tercih ederdi. Ancak acımasız İskoçyalı savaşçı yatağının
yanıda dikilirken seçim şansı yoktu pek. Alev alev yanan gözleri, gelişmiş
kasları ve parlayan savaş baltası ile Duncan, azılı düşmanı Richard Benett’i
öldürmeye gelmişti fakat onun yerine nişanlısı, güzel ve masum Amelia’yla
karşılaşınca onu kaçırmaya karar verecekti.
Kollarındaki Aşığa…
Duncan, sevdiği kadını öldüren Bennett’tan gelinini çalarak
istediği kusursuz intikamı alabileceğini düşünüyordu. Ancak Leydi Amelia bu intikam planında bir
piyondan fazlası olduğunu ispatlayacak: cesareti ve güzelliği ile, Duncan’ın ruhunda kimsenin ulaşamadığı bir
yere dokunacaktı. Amelia da onu tutsak eden İskoçyalı’ya buyun eğip aşık
olduğundaysa ise gerçek savaş başlayacaktı.
Size bir sır vereyim mi, İskoç Tarihi ile iç içe geçmiş aşk
romanlarına bayılırım.
Benim kafamı dağıtmamdaki ilke tercih kitaplarımdır bu tarz
kitaplar.
Kitap hakkında yazacak çok bir şeyim yok. Bir aşk romanı tanıtımından da
anlayacağınız gibi.
Çok fazla bir şey beklenmeyecek, sadece zamanın hoşça
geçirmemizi sağlayacak kitaplardan biri idi.
Daha ziyade bayan okuyucuya, romantik bayan okuyucuya hitap
eden bu romanı ben sevdim.
İçinde bazı mantık hataları, anlatımda ki bazı tek
düzeliklere rağmen.
Sevmediğim tek şey ise kitaplardaki erkekler nerde
bulabileceğimizi söylemesi.
Bilen varsa yorum bıraksın?
Şaka bir yana, bu kitabı okuyarak, kafamı biraz dağıtmama
vesile olan sevgili Okuma Günlüğüm Bloguna çok teşekkür ederek yazımı
bitiriyorum.
Hayatınızda aşkın hiç eksik olmaması dileği ile,
Sevgiler…