16 Kasım 2015 Pazartesi

Kendi İlham Kaynağınız Olmak İçin…

Başarının asıl sırrı coşkudur. Evet, burada, heyecanı da aşan coşkudan söz ediyorum.
İnsanları coşkulu görmek istiyorum ben.
Çünkü coşkulu olduklarında başarı destanları yazabilirler.
Coşkuluysanız her engeli aşabilirsiniz.
Coşku, gözünüzdeki ışıltı, yürüyüşünüzde ki salınım, elinizin kavrayışı, arzunuzun karşı konulmaz yükselişi ve yeni düşünceler üretme enerjinizdir.
Coşkulu kişiler büyük savaşçılardır.
Azimlidirler ve sarsılmaz değeri vardır.
Tüm gelişmelerin temelinde coşku yatar.
Coşku olduğunda başarı muhakkak gelir.
Coşkunun yokluğunda ise ancak mazeret vardır.
Walter Chrysler
 
Coşku, zekâdan daha önemlidir.
Albert Einstein
 
 
 

12 Kasım 2015 Perşembe

Thomas Jefferson'ın Davranış İlkeleri…

Bugünün işini asla yarına bırakma.
Kendin yapabileceğin bir şeyde kimseyi rahatsız etme.
Sahip olmadan asla para harcama.
İstemediğin bir şeyi sırf ucuz olduğu için satın alma.
Gururun bedeli; susuzluk, açlık ve soğuğun bedelinden daha ağırdır.
Genelde az yemekten dolayı pişmanlık duymayız.
Kişinin kendi iradesiyle yaptığı şeylerden bela gelmez.
Gizli kötülüklerin bize zarar vermesi çok zordur.
Her şeyi kendi akışı içinde ele alın.
Anlaşmazlıkları önemek için, özgür düşünün ve insanları buna teşvik edin.
Öfkelendiğinizde, konuşlamadan önce 10’a kadar sayın.
Çok öfkelendiyseniz 100’ e kadar sayın.
Thomas Jefferson.
 
 
 

10 Kasım 2015 Salı

Maun Süresi Böyle Buyurdu… ( Din Maskeli Zulme Tanrı’nın Vuruşu)

 
Biliyorsunuz bu kitap blogunu yeni açtım ve okuduğum hangi kitapları paylaşacağım veya paylaşmayacağım konusunda, daha doğrusu paylaşımlarımın nasıl olacağını, ne yönde bir rota izlemem konusunda tam bir fikir oluşturmuş değilim.
Ben her konuda kitap okuyan ki sadece kitap değil süreli yayın kapsamında da birçok dergi okuyan biriyim. Ama blog paylaşımlarımda bir elem yapmalı mıyım, özellikle siyasi ve dini yayınlarda… Tam karar veremedim. Ama bu kitapta geçen bu cümle beni şu an bu yazıyı sizlerle yazma ve bu kitap ekseninde bazı şeyleri sizlerle paylaşmaya itti.
O camileri dolduran aldatlmış kitlelere Maun gerçeğini birilerinin anlatması lazım. Anlatmayanlar, kamu malı talanına fiilen bulaşmamış olsalar da kurtulmazlar. Çünkü bilen bildiğini anlatmadığı takdirde, zulme iştirakten hesaba çekilecektir.
Kur’an vicdanı bize şunu öğretmiştir: ‘’ Ben şerde pasifim, şerre yönelik hiçbir faaliyetim yok’’ demek kurtuluş için yeterli değildir. Kurtuluş, ‘’ Ben hayırda aktifim’’ diyebilen benliklerin hakkı olacaktır. O benlikler bugünkü İslam Dünyasında yok denecek kadar azdır.
İşte bu sözler, kitap okurken bu kitabı blogda paylaşsa mı, sorusuna Evet paylaşacağım dememe neden oldu. Benim de bu konuda yapabileceğim birçok şeyin olduğunu biliyorum, ama bunların içinde bir blogger olarak boynumun borcu olan bu paylaşımı yapmasam olmazdı.  Neyin neye vesile olacağını bilemeyiz. Belki bu paylaşım bir kişinin bu kitabı okumasına vesile olur… Oradan da Kur’ana giden yolla… Bilemeyiz…
 
Önce kitap tanıtımında yazanlar sizlerle paylaşayım.
Bu kitap, şu altı soruya Kur’an’ın verdiği cevapları günden yapmaktadır:
1.       Kamunun haklarını, halkın malını yiyenlerin din açısından durumları nedir?
2.       Halkı soymayı kolaylaştırmak için dini, namazı- niyazı araç yapanların din açısından durumları nedir?
3.       İbadetlerine riya bulaştıranların din açısından durumları nedir?
4.       Kitleler, ne dediğini anlamadan ibadet etmeye zorlayanların din açısından durumları nedir?
5.       İlk dört soru bağlamında Türkiye’nin durumu nedir?
6.       İlk dört soru bağlamında dünyanın durumu nedir?
 
Olmak ya da olmamak noktasını belirleyen sorulardır bunlar. Genelde dünyanın, özel olarak da Türk milletinin, cevabını aramakta birkaç asır geciktiği sorulardır bunlar. Genelde insanlıktan, özel olarak da Müslüman halklardan asırlardır saklanan sorulardır bunlar. Kur’an’daki cevaplarının üstü örtülen sorulardır bunlar.
Bu kitap, genelde dünya düşünce tarihinde, özel olarak da İslam düşünce tarihinde, bu soruların Kur’ansal cevaplarını açık bir biçimde veren ilk kitaptır.
Bu kitabı okumadan İslam’dan söz etmek, öyle sanıyoruz ki, küresel kapitalizm ve emperyalizmin hizmetine uyarlanmış ‘‘ Ilımlı İslam’’ adlı sömürge dininden söz etmenin ötesine geçemeyecektir.
Kitap hakkında tek bir cümle ile yorumda bulunmam gerekirse, kendime çok rahatlıkla şunu diyebilirim; Dilek bu kitabı okumak için niye bu kadar geç kaldım.
Maun süresi ışığında, sürenin yanı sıra Kur’anı, Kur’an ın temel felsefesini, peygamberin tutumunu ve devrin olaylarına bunun yansımasını ve günümüzdeki karşılıklarını o kadar akıcı ve anlaşılabilir bir düzeyde anlatıyor ki bunu burada detaylandırmamın imkânı yok. Ancak alıp okumalısınız. Ki günümüzün en önemli sorunlarında olan Maun süresi ihlallerini görüp, bunun karşısında safınızı belirleyin.
Biliyorsunuz, ben kitaplarımın çoğunu kütüphaneden alıp okuyorum. Bu kitabı da kütüphaneden aldığım için haliyle daha önce birileri tarafından okunmuştu. İşte okuyan biri bu notu yazmış kitaba. Paylaşmadan edemedim. Kitabı okurken beni oldukça güldüren bir şeydi bu.
 Yazıya son vermeden bu kitabı okumak isteyenlere kitabın, daha doğrusu yazarının bir uyarısı var. Bende bunu sizlerle paylaşıp yazımı bitiriyorum.
Uyarı:
Tanrı’yla, dinin gerçeği ile hukukla, vicdanla yüzleşmek istemeyenler bu kitabı okumasınlar!Çünkü bu kitap, gerçeklerle yüzleşmekten kaçanlara ‘’Ilımlı İslam’’ adlı sömürge dinini gerçek İslam zannedenlerin tüm dayanaklarını, şiddetli bir Kur’an vuruşuyla paramparça etmektedir.
 
 

2 Kasım 2015 Pazartesi

İmamlar ve Haramiler Medyası…


Usta gazeteci-yazar Sabahattin Önkibar, Türkiye’nin yakın tarihinden başlayarak günümüze uzanıyor ve medya-politika ilişkilerine dair sarsıcı, şaşırtıcı gerçekleri ifşa ediyor.
İmamlar ve haramiler medyası, net bir ‘’ çöküş’’ manzarası sunuyor.

‘’ Medyaya zifiri bir karanlık çökmüş durumdadır ’’  diyen Önkibar, yalnızca yozlaşan gazetecilerin değil, her şeye rağmen direnenlerin, satın alınamayanların da portrelerini çiziyor. AKP öncesi ve sonrasında çarpıcı kesitler aktaran kitap, medya üzerindeki baskının boyutlarını gözler önüne seriyor. Erol Simavi’den Aydın Doğan’a, Kemal Ilıcak’tan Asil Nadir’e, Cem Uzan’dan Dinç Bilgin’e, Turgay Ciner’den Ethem Sancak’a açılan yelpazede medya tarihi yeniden yazılıyor.
  • Burnundan soluyan Turgut Özal ve ilk ‘’ havuz medyası ’’
  • ‘’ Vehbi Koç’un gayrimeşru oğlu ‘’ denilen medya patronu
  • Erol Simavi neden İsviçre’ye kaçtı?
  • İhlas Grubu ve Recep Tayyip Erdoğan
  • Sabah- Atv grubunun gerçek satış öyküsü
  • MedyadaKİ MİT’çiler
  • Cumhuriyet’i tefriş eden ünlü gazetecinin amacı neydi?
  • Cemaat medyasının lejyonerleri
  • Türk Silahlı Kuvvetleri ve medya

Blogumda okuduğum kitaplar hakkında yorumlarımı paylaşmaya karar verdiğimde okuduğum her kitabı mı yoksa bazı kitaplarımı paylaşacağımı tam anlamı ile karar vermemiştim. Özellikle içeriğinde siyasi unsurlar olan kitaplar hakkındaki yorumlarımı yazıp yazmamakta karasızdım.
Ancak okuduğum bu kitabı sizlerle paylaşmam olmazdı…

Kitabı bir gecede bittirdim, kitap içeriği o kadar ilgimi çekti ki kitabın sonuna nasıl geldiğimi anlamadım. Kitap tanıtımında yazanların yanında yazmayan da o kadar ilginç öyküler, gerçek öyküler, var ki kitapta elimden bırakmak mümkün olmadı.
Ve böylece bu kitabı blogumda sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü bir kişinin bile bu kitabı okumasına vesile olmak benim için büyük bir mutluluk kaynağı olur.
Medyamızın dünü bugününü merak eden kim varsa bu kitap kütüphanesinde bir kaynak kitap olarak yer almalı bence.

Bu kitap hakkında ki yazımı sonlandırırken, kitap içeriği hakkında daha fazla detaylı bilgi vermiyorum kitabı okuyacakların ilgisini azaltmamak adına , kitabın son paragrafını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bence her şeyin özeti olan paragrafla…

Görseli, yazılısı, sanalı tüm medya dünyamız bugün artık tükenişi yaşıyor. Pek çok kurum misali, medya da görünürde var ama gerçekte yoktur.

Sevgiler…


30 Ekim 2015 Cuma

Söylemeyeceğine Söz Ver…


Bu unutulmaz güzellikteki romanda, bir kadın geçmişi ve geleceği karşı karşıya gelerek beklenmedik sonuçlara yol açıyor.
Jennifer Mcmahon’un sıra dışı romanı Söylemeyeceğine Söz Ver arkadaşlık, aile, bağlılık ve ihanet üzerine yazılmış, derin iç görüsü ve güzelce örülmüş geçmişiyle unutulmaz ve gerilim dolu bir kitap.Bir cinayet romanından çok daha fazlası.
Kırık bir yaşındaki okul hemşiresi, Alzheimer hastası olan annesi ile ilgilenmek için kırsaldaki evine dönmüştür. Geldiği ilk gece bir cinayet olur ve küçük bir kız öldürülür. Bu olay, kadının çocukluğunda yaşanan bir başka cinayete esrarengiz biçimde benzemektedir. Sınıf arkadaşları tarafından ‘’ Patates Kız ‘’ denilerek alay edilen ve dışlanan yoksul arkadaşı Del ‘ de otuz yıl önce aynı şekilde öldürülmüştü. Del’ in katili asla bulunamamış, o günden sonra küçük kız, hayalet hikâyeleri ve efsanelerle ölümsüzleşmiştir.
Şimdi, yeni cinayetin soruşturması kahramanımızı karşı konulmaz bir şekilde içine çekerken, geçmiş ve gelecek korkunç, beklemedik bir şekilde bir araya geliyor. Çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değil…
Ve gençliğinin hayaletleri unutulmaktan çok uzak.

Bu kitaba bayıldım. Eğlendim, korktum ve bitene kadar onun esiri oldum. Elimden bırakamadım.
Sara Gran

İyi kurgulanmış, sürükleyici ve eğlenceli.
Kirkus Reviews

Karanlık ve merak uyandırıcı bu kitabı okuduktan sonra, Patates Kzı’ın peşinizde olup olmadığına bakmak için arkanıza bakacaksınız.
Sara Gruen

Bir hayalet hikâyesi, polisiye ve büyümek üzere bir masal, bu kitap sizi yetişkinlerin arkadaşlık, ihanet ve cinayetle dolu çarpık dünyasına götürüyor. Jennifer Mcmahon’un bu heyecan dolu kitabı, bir sonrakini hevesle beklemenizi sağlıyor.
Pam Lewis
 
Kitabı bir tatil gününde başlayıp bitirdim dersem başka bir söz söylememe gerek kalmaz her halde kitabın anlatım tarzı ve hikâyenin sürükleyici hakkında.
Söylemeyeceğine söz ver’ de hikâye olayın geçtiği 1971 yılında ki hikâye ve günümüz olan 2002 yılındaki hikâye olarak üzere geçmiş ve gelecek arasında sürekli bir dönüşüm olacak şekilde anlatılmış. Bu dönüşümlü anlatım tarzı da hikâyenin heyecanını daha artırdığını düşünüyorum, yani en azından ben böyle anlatımları seviyorum.
Hikâyede bir cinayet olayı olsa da, esas olay bu cinayetten daha ziyade de cinayete giden süreç, insanların açımsızlığıdaha ön planda anlatılmış. Ki burada Patates Kız’ın yalnızlığı beni oldukça etkiledi. Belki de bizim en azından benim çevremde gördüğüm bu dışlayıcı tutumlara yabancı olmamam, birçok kez şahit olmam bundan etkilenmeme yol açtı.

Hikâyede ki bir bölümü burada paylaşmak istiyorum…

O ise bizim elmadan ziyade soğana benzediğimizi ve ikimizin de katmanlı olduğunu söyledi. İnsanlar baktıklarında kirli dış tarafımızı görürlerdi, o kadar.

Belki de bizde insanları soğan gibi görüyoruz, sadece dış yüzeylerini… İçine bakmayı hiç bilemiyoruz.
Bu kadar iç gözlem yeter, kitaba dönelim değil mi?
Yoksa bu konu çoook uzar, ki belki bir gün bu uzun konuda yazarım. Bir şeyler paylaşırız beraber…

Kitaba iki konuda eleştiri getirebilirim. Kitap Kate’nin hikâyesi olsa da ve Kate’yi gayet akıcı bir şekilde işlese de yan karakterlerde biraz zayıf kalmıştı. Çünkü yan karakterlerde de oldukça ilginç olabilecek kişilikler olmasına karşın bu kişilerin betimlemeleri daha iyi olabilirdi. Ayrıca kitabın son bölümünde ki anlatım tarzı kitabın finaline uygun olmadığı kanaatindeyim. Çünkü kitap Kate tarafından; çocukluğundaki olayları anlattığı 1971 yılını, hem de günümüzdeki, yani 2002 yılında ki olayları, hisselerini kendi ağzından anlatırken, son bölümünde hikâye anlatıcısı bilinmeyen bir üçüncü kişi tarafından anlatılarak bitirtilmesi anlatım tarzı bakımından devamlılık sorunu oluşmasına yol açılıştı. En azından benim için böyleydi…

Kitabı okumamış olanlar için konu hakkında, tanıtımda yazandan daha fazla bilgi vermeyi istemediğim için bu konuda yorum yapmıyorum. Biliyorsunuz!

Ama genel olarak kitap hakkındaki yorumum ise oldukça sürükleyici bir hikâyesi olan bu kitabı okur iken pişman olacağınızı düşünmüyorum.

Peki, siz bu kitabı okumuş muydunuz?
Yorumlarınızı benimle paylaşır mısınız?
Sevgiler…









26 Ekim 2015 Pazartesi

İçindeki Devi Uyandır…


Zihinsel, duygusal, fiziksel ve parasal kaderinin kontrolünü hiç gecikmeden eline al!

Şaşırtıcı bir inanırlık… Her sayfası, iyi araştırılmış ve hemen kullanılabilecek pratik yönetmelerle dolu… Düşünce ve duygularınızın konsantrasyonuyla amaçlarınıza ulaşmanızı mümkün kılan bir kitap!
Success Dergisi

Kitap tanıtımın da yazanlar bu kadardı.
Ama bu kadarı bile benim dikkatimi çekmeye yetmişti.
Kitap hakkındaki internet araştırmalarımda okuyucu yorumları da olunca kütüphaneye yaptığım olağan kitap ziyaretimin kararı İçindeki Devi Uyandır oldu.

Bu değdim yaklaşık olarak dört hafta önce olan bir karardı ve geri verme süresi yaklaşmamış olmasa daha hala okumaya devam edeceğim bir kitaptı, elimde tabiri caiz ise resmen süründü. Yani kitaptaki anlatım hiç akıcı değildi.
Kişisel gelişim kitapları benim için yeni bir kitap türü olsa da, bu konuda ki eksikliğimi gidermek için yoğun bir çaba içindeyim. İşte bu çabanın sonucu okumayı seçtiğim bu kitabı nedense pek sevemedim, daha doğrusu benim kişisel gelişim yolculuğuma bir katkısı olduğunu genel olarak düşünmesem de bazı ufak noktalarda dikkatimi çekti. Ama anlatımdaki yoğunluk benim için okumayı zorlaştırıcı oldu, özelikle yazarın Amerikalı olması ve kitabında verdiği referansları da buna göre vermesi bende bazı şeylerin havada kalmasına yol açtı.

Kitapta yazarın verdiği konferansları, daha önce yazdığı kitaplara bolca gönderme yapması da beni rahatsız etti. Konuyu detaylandırmak yerine diğer kitabı okuyun demek bence biraz fazla kolaycılık olmuştu.

Benim kitap okuma yolculuğumdaki, özellikle kişisel gelişim kitapları kategorisinde, bir ana durak olmayan bu kitapta ufak mola verilen bir nokta olarak yerini aldı.
Aşağıda ki yazıyı kitapta okuduğum zaman çok sevdim ve sizler ile de paylaşmak istedim. 

İyimserler Kulübü Düsturu olarak adlandırılan bu yazıda yazanları günümüz şartlarında uygulamak zaman zaman zor hatta çok zor olsa da en azından denemeye değer…

Güçlü olmaya ve hiçbir şeyin huzurunuzu bozmasına izin vermemeye;
Her karşılaştığınız insanla sağlıklı, mutluluk ve varlık konusunda konuşmaya;
Tüm dostlarınıza kendilerini değerli hissettirmeye;
Her şeyin güneşli tarafına bakmaya ve iyimserliğinizi göstermeye;
Hep en iyi şeyleri düşünmeye, en iyi şeyler için çalışmaya ve en iyi şeyleri beklemeye;
Başkalarının başarısı için de kendi başarınız için olduğu kadar heves göstermeye;
Geçmişin hatalarını unutup gelecekte daha büyük başarılara doğru gitmeye;
He zaman neşeli bir yüzle dolaşıp her karşılaştığınız yaratığa gülümseye;
Kendinizi geliştirmeye çok zaman ayırdığınız için başkalarını eleştirecek zaman bulamamaya;
Kaygılanmayacak kadar büyük, kızmayacak kadar soylu, korkmayacak kadar güçlü, üzülmeyecek kadar mutlu olmaya;
Kendi kendinize söz verin.

Benim bu kitap hakkında ki yorumlarım kısaca böyle.
Peki, siz bu kitabı okudunuz mu?
Yorumlarınızı benimle de paylaşır mısınız?
Sevgiler…






23 Ekim 2015 Cuma

Kızıl Nehir…



Hayatını şekillendiren her şey nehrin kenarında oldu…
Şimdi nehrin kıyılarından yalan, ihtiras, utanç ve cinayet izleri var…
Adam Chase sekiz yaşındayken hiçbir çocuğun kaldıramayacağı bir olay yaşadı. Yıllarca kurtulamadığı bu travma onu daha da tutkulu ve mücadeleci hale getirirken yanlış anlaşılmaları da peşinden sürükledi. İşlemediği bir cinayetten ötürü evini, yaşadığı yeri terk etmek zorunda bırakıldı. Ortadan kaybolduğu beş yıl boyunca New Yok’un karanlık yüzü ile tanıştı. Şimdi evine geri döndü ve nedenini kimse bilmiyor, ne ailesi ne de polis, hatta arkasında bıraktığı düşmanları bile. Ama onun nedenleri vardı.

Arka arkaya işlenen iki yeni cinayet tüm kasaba halkını tekrar ona karşı ayaklandırdı. Şimdi Adam yalnızca masumiyetini kanıtlamak için değil aynı zamanda hayatını geri kazanmak için de tozlu raflardaki gerçekleri gün ışığına çıkartmak zorunda.
John Hart, karakterlerini gerçeğe en yakın şekilde kurgulayarak onların gizli dünyalarına iniyor. Sırlar gün ışığına çıkıyor, bastırılmış duygular vücut buluyor. Kızın Nehrin son sayfasını çevirdikten sonra bile uzun süre etkisinden kurtulamayacaksınız.

Kızın Nehir bir gerilim romanının aynı zamanda ne kadar dokunaklı yazılabileceğini kanıtlıyor.
Publishers Weekly

Duyguların derinliklerine inen olağanüstü bir roman.
Booklist

Hart, karakter tahlillerinde bir ressam sanatındaki ustalığa sahip.
Boston Globe

Gerilim romanları benim için yeni bir tür olsa da bu sıralardaki favori roman türü olmayı başardı benim için.
O sebeple bu romanı da büyük bir hevesle kütüphaneden aldım.
Yazarın kitaplarını daha önce hiç okumadığım için benim için tamamıyla yeni bir kitap olacaktı Kızıl Nehir.

Öncelikle şunu söyleyeyim kitabı iki gün içinde bittirdim, yani oldukça sürükleyici bir kitaptı.
Bunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Kitabı genel olarak sevsem de, kitabın tanıtımında yazan ile kitap içeriği arasında bazı farklıklılar olduğunu söylemek zorundayım. Kahramanın sekiz yaşında yaşadığı travmatik olayı, kitabın ilk elli sayfasında kadar öğrenemiyoruz ve bu trajik olayın anlatılması oldukça yüzeysel olduğu kaanatindeym, duygu yoğunluğu daha fazla olabilirdi bence. New York’un karanlık yüzleri ve yaşadıkları ise hiç detaylandırılmamış. Sadece kahramanımızın orada yaşadığını anlatıyor kitap, yaşadıklarını değil.

Kitabın ile tanıtım arasındaki farklar olmasına rağmen kitaptaki hikâye, olay örgüsü bakımından ortalamanın üstüne olan zaman değerlendirmek için rahatlıkla önerebileceğim bir kitaptı.
Yalnız kitap içeriği ile bir konuyu yazmasan bence yazım eksik olur.Kitabın ana kadın karakterlerinden olan Grace ile Adam arasında olan, özellikle Gracenin Adama karşı duyduğu aşk, özellikle cinsel çekimi ile hikâyenin bağlandığı nokta beni rahatsız etti. Hikâyenin sonu ile karşılaştırdığımda bu cinsellik öğesini çok gereksiz buldum. Eğer kitabı okumak isterseniz hevesiniz kaçmasın diye detaylar hakkında yorum yapmak istemiyorum.

Benim kitap hakkındaki görüşlerim bunlar.
Peki, siz bu kitabı okumuş muydunuz?
Yorumunuzu benimle paylaşır mısınız?
Sevgiler…



19 Ekim 2015 Pazartesi

Charlotte Bronte’nin Gizli Maceraları; Aşk Peşinde…


Yayıncısı tarafından sözleşmesine uymamakla suçlanan Charlotte Bronte, kız kardeşi Anne’i de alarak bu yanlış anlaşmayı düzletmek üzere Londra’ya doğru yola çıkar. Yaşadıkları maceralar ve Charlotte’un tanıklık ettiği cinayet sonrasında bütün Brönte ailesi kendilerini tehlikenin içinde bulur. Dünya’nın temellerini kökünden sarsmak isteyen gözü dönmüş bir katilin peşinde düşen Chartlotte, bu yolculuğu sırasında bir aşka da yelken açar.
Ve bu sırada hayatı baştan sona değişir.

Dönemin katı ahlak anlayışının gölgesindeki gönül ilişkilerini, zengin iç dünyasıyla kaleme alan Charlotte Bronte’yee her zaman hayalini kurduğu o macera dolu yaşamı bu romanla tatırmak istedim.Kitabım, aşkın ve tutkunun bu ölümsüz yazarına yürekten övgülerimi yansıtan bir hediyemdir.
Laura J. Rowland

Macera dolu hayatıyla sevdiği insanın peşinde tehlikeden tehlikeye savrulan Cahrlotte, tam manasıyla zamanımızın kahramanı… Aşkı için kıyasıya bir mücadele veren Charlotte, tüm romantik karakterlere ilham kaynağı olacak.
New Oreans Times

Kitap okumak için hafta sonu gibi bir zamanı seçtiğimde, okuduğum kitabın basit bir anlatımı olması, sürükleyici bir hava içinde yazılmış olup beni haftanın yorgunluğundan, özellikle de zihinsel yorgunluğumdan uzaklaştırmasını isterim. Hatta bir bayan olarak da içinde biraz aşk olursa da fena olmaz derim. Romantizm mi hiç olmazsa itaplarda yaşayalım değil mi?

İşte tüm bunların birleşimiydi benim kütüphaneden hafta sonu okumak için seçtiğim bu kitap.
İlk öncelikle kitap hakkında söylemek istediğim; Kitap başlığı Aşk Peşinde olsa da kitapta yoğun bir aşk yok, sadece arka planda olan ve çoğunlukla kadın kahramanın platonik olarak yaşadığı bir aşk var. Ama hikâyenin ana konusu bu değil. Daha ziyade bir cinayet peşinde geçen bir macera romanı olduğunu özellikle belirtmeliyim.

Hikâye benim gözümde üç ayrı bölümden oluşuyor, kahramanın yayıncısı ile tanışması için Londra’ya gitmesi ve yayıncısı ile yaşadıkları ve bu sırada tanık olduğu cinayetin olduğu ilk kısım, cinayet işlenmesi ve bunun getirdiği olaylar olduğu bölüm ve nihayetinde cinayeti işleyenin bulunduğu, bu kişinin yakalanması ile ilgili bölüm. Buradaki sorun bu üç bölümün birbiri ile alakası olamaması yani hikâyede devam sorunu vardı benim gözümde.

Charlotte Bronte’nin ailesi hakkındaki arka plandaki hikayelere ise pek fazla önem verilmemiş, özellikle Emily’nin hikayesi bence çok daha güzel ve etkili bir şekilde anlatılabilirdi.
Kitabın dili hakkında fikrimi söylemek gerekirse oldukça akıcıydı okunurken sıkıldığımı söyleyemem. Ama hikâyenin konusu beni tatmin etmedi. Sonuç olarak benim için vasat diyebileceğim bu kitap tavsiye ediyorum diyemeyeceğim.
Sevgiler…


4 Ekim 2015 Pazar

Küçük Siyah Elbise …

 Küçük Siyah Elbise, Susan Mc Bridge, Eksik Parça Yayınları

Kitap Tanıtımı:
Bu küçük siyah elbiseyle ilgili bu kadar büyüleyici olan şey nedir?
Annemin apar topar hastaneye kaldırılmasından önce üzerine bu elbiseyi giymesinin bir sebebi olmalı. Hele ki, şimdi Blue Hills’e dönmüş ve teyzemle ilgili annemin yıllardır benden sakladığı şeyleri öğrenmişken, bu işin peşi kolay kolay bırakmam.
Yıllar önce iki kız kardeşin arasını açan, insanlara hiç ummadıkları anlarda yepyeni yollar sunan ve ailemizin kadınlarını gaip bir kederle birbirine bağlayan şey bu siyah elbise olabilir mi?
Gerçekleri öğrenmem için önce onu giymem gerek…
‘’ Minik siyah bir elbisesi olmayan kadının geleceği de yoktur. ‘’
Coco Chanel

Büyülü bir dünyaya hoş ve  eğlenceli bir yolculuk…
New York Times Bestseller yazarı Sarah Addison Allen
Sırlar, kopmayan aile bağları ve büyülü bir siyah minik elbise hakkında yazılmış sürprizlerle dolu bu kitaba bayıldım. En sevdiğim kitaplardan biri.
Melissa Senate
Usta kalemi ve duyarlığı yüreğiyle, Susan McBride büyülü bir öykü anlatıyor. Acısıyla, tatlısıyla, bütün geçmiş bugüne yansıtıyor. Gizem ve aşk dolu bir öykü. Küçük Siyah Elbise, sizi büyülü bir harika dünyasına götürecek. Zevkle okuyacaksınız.
Uluslarası bestseller yazarı M.J. Rose
Küçük Siyah Elbise, büyü ve umutla dolu pırıl pırıl bir öykü. Anneler, kızları ve kardeşler arasındaki benzersiz bağ hakkında yazılmış bu hassas, dokunaklı, etkileyici, destansı öyküyü çok beğendim.
Ellen Mesiter




Benim Yorumum:
Kitabı Kiler Market % 50 kitap indirim kampanyasında aldım. Hafta sonu okuması için…
Konusu bana ilginç geldi hoş bir romantik kitap olacağını düşündüm açıkçası. Yanıldığımı anlamak için ilk 10 sayfası yetti maalesef.
Kitaptaki hikâyeden biraz bahsetmek gerekirse; kitap iki zamanda ilerliyor. Bir şimdiki zamanda birde hikâyenin kahramanı olan Toni’inin annesinin zamanında. Kitapta hikâye paralel bir şekilde bir bu zamanda takip eden kısımda ise geçmiş zamanın öyküsü anlatılacak şekilde kurgulanmış.

Kitabın kurgusunu hiç sevmedim. Özellikle şimdiki zamanda geçen kısımda hikâyede boşluklar vardı. Geçmiş zamanın hikâyesi nispeten daha iyiydi olsa da kitabı kurtarmaya yetmemiş bence. Ki geçmiş zamanda da şimdiki zamanın hikâyesi kadar olmasa da boşluklar vardı. Kitabın son sayfalarına doğru yaklaştıkça hikâye nasıl bağlandı, ne oldu anlamadan kitap bitmiş olduğunu gördüm. Bana geride hikâyeden hiçbir tat vermeden. Gereksiz konular uzun uzun anlatılırken hikâyeye hız verecek konular atlanarak hikâye bitmişti benim kanaatime göre.
Ve burada atlamak istemediğim bir konuda ise kitabın çevirisi; oldukça kötüydü. Cümleler bir ilkokul çocuğunu kelime haznesi ile çevrilmişti. Kitabın sevmemem deki bir unsurda buydu.
Eğer bu yazıyı sizlerle paylaşma niyetinde olmasam kesinlikle okumayı yarıda bırakacağım bir kitaptı maalesef benim için. Bir kitap hakkında olumsuz yorum yazmak beni her ne kadar üzse de kitap hakkında ki düşüncem bu. Bugün böyle bir paylaşım oldu ama…
Sevgiler…






30 Eylül 2015 Çarşamba

Redhause Quiz&Puzzle Book Dergisi …

Redhause Quiz&Puzzle Book Dergisi, dergi, Redhause Quiz&Puzzle Book 1

Dergi Tanıtımı:
Değişik türlerde 42 çoktan seçmeli test ve bulmaca içeren Redhause Quiz&Puzzle Book 1 ile boş zamanlarınızda eğlenceli test ve bulmacalar çözerek orta düzeyde yaklaşık 400 İngilizce sözcük öğrenebilirisiniz.

Redhause Quiz&Puzzle Book 1
Ø  İngilizce-Türkçe ve Türkçe - İngilizce sözcük testleri
Ø  İngilizce eşanlamlı ve karşıt anlamlı sözcük testleri
Ø  İngilizce karşılaştırmalı sıfatları eşleştirme testleri
Ø  İngilizce düzenli ve düzensiz fiil testler
Ø  İngilizce ‘’ preposition’’ kullanma testleri
Ø  Cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun sözcüklerle doldurma testleri
Ø  Sözcükleri resimle eşleştirme
Ø  Sözcük avı
Ø  Çapraz bulmaca
Ø  Karışık olarak verilen harflerde sözcük oluşturma bulmacaları
Redhause Quiz&Puzzle Book  üç ayda bir yeni sayıyla karşınızda olaak.
İyi eğlenceler…
Test ve bulmacalar arasında düzey farkı yoktur!

Redhause Quiz&Puzzle Book Dergisi, dergi, Redhause Quiz&Puzzle Book 1

Benim Yorumum:
Bugün sizlerle farklı hakkındaki izlenimimi paylaşmak istiyorum. Bir dergi…
Yeni çıkan bir İngilizce öğrenme dergisi. Sözlüklerinden tanıdığımız Redhause yayınları tarafından çıkarılan bu derginin ilk sayısını kitapçıda gördüğümde oldukça merak ettim. Ve satın aldım. Dergi hakkındaki ilk izlenimin oldukça olumlu olduğunu yazının başında belirtmeliyim.

Bildiğiniz gibi dil nankördür ve kullanılmayan dil hemen ölür. İşte böyle bir durum ile karşılaşmamak için, büyük bir emekle öğrendiğiniz dilin kullanılmama yüzünden yitip gitmemesi için devamlı kullanmak, en azından düzenli tekrar yapmak şart. Ben bu derginin bu ihtiyaca çözüm getireceğini düşünüyorum. Özellikle orta düzeyde olan İngilizce bilgisine. Ancak ileri düzey bir İngilizce bilginiz var ise bu derginin sizin için fazla hafif kalacağını düşünüyorum.
Benim hoşuma gittiğini sizlerle rahatlıkla paylaşırım, bir bulmaca meraklısı olarak bulmaca şeklindeki testlere özellikle bayıldım.Eğer sizde İngilizceyi unutmamak , geliştirmek istiyorsanız  ve benim gibi bulmaca çözmeyi de seviyorsanız Redhause Quiz&Puzzle Book  Dergisine göz atmanızda fayda var….

Ben bu tarz dil öğrenme dergilerinin başka diller için de olması dileği ile yazımı bittiriyorum.
Sevgiler…

 ditörün merhaba yazısın da belirtiği bir hususu burada sizlerle de paylaşmak istiyorum. Redhause Quiz&Puzzle Book  kullanırken 1., 2. Ve 3. Bölümlerdeki testleri zamana yayarak yapılmanız. Tüm testleri tek seferde çözmek yerine kendinize belirli süreler vererek bu testleri tamamlamanız başarı oranınızı artıracaktır.



29 Eylül 2015 Salı

Anlatmak İçin Yaşa….

Anlatmak İçin Yaşa, Lisa Gardner, Martı Yayınevi

Kitabın Tanıtımında Yer Alanlar;
Bazen en çarpıcı suçlar, evinize en yakın olanlardır…
Boston bölgesinde peşi sıra gerçekleştirilen iki ailenin esrarengiz katliamı, tecrübeli dedektif Warren’i harekete geçirir. Aklında tek bir soru vardır: Aynı trajediyi paylaşan birbirinden bağımsız iki aile arasında ortak bir nokta olup olmadığı…
Danielle, yaklaşık yirmi beş yıl önce hayatını altüst eden aile faciasının izlerini hala taşımaktadır. Üzerindeki psikolojik yükü hafifletmek adına kendini psikiyatri servisindeki çocukların tedavisine adamıştır.
Victoria, normalliğin ne olduğunu hatırlamakta güçlük çeken özverili bir annedir. Sorunları olan oğluna her koşulda göz kulak olmakta kararlıdır; en büyük tehlike evin içinden geliyor olsa bile…
Kitapları tüm dünyada 20 milyondan fazla satan ödüllü yazar Lisa Gardner’in akıllara durgunluk veren, gerilim yüklü bu romanında, üç kadının yaşadığı sıra dışı olaylar beklenmedik bir biçimde birbirine bağlanır ve geçmişten gelen günahlar sarsıcı bir şekilde su yüzüne çıkar.

Lisa Gardner nefes kesen, gerilim yüklü bu olağanüstü romanıyla hayranlarını yanıltmayacak!
Harlan Coben
Dedektif Warren, yeni ve heyecan verici bir gerilim hikâyesi ile geri dönüyor. Yazar, nasıl bir sonla karşılaşacağımızı kesinlikle sezdirmiyor. Tek kelime ile ‘kusursuz’ bir roman!
Booklist
Macera yüklü bir roman… Her an yeni bir aksiyonla karşılaşacağınız bu kitapta Gardner muhteşem bir iş çıkarmış.
Kirkus Reviews
Gardner’in burma buram gerilim kokan yeni romanda üç kadının heyecan dolu yaşanmışlıklarına şahit olurken, kalp atışlarınızın hızına engel olamayacaksınız!
Romantic Times

  Kitap Hakkında Ki Naçizane Fikrim İse;
Lisa Gardneri keşfetmemi sağlayan bu kitap, benim için tam anlamı ile bir solukta okuduğum kitap kategorisin de yer alıyor. Ki bu kitaptan sonra birçok Lisa Gardner romanı okudum ve bunları da sizlerle paylaşacağım. Ama şimdiden bu kitaplar hakkında bir ipucu vermem gerekirse; bu kadın polisiye roman işini biliyor…
Kitabın öncelikle dilinden bahsetmek gerekirse oldukça akıcı ve sürükleyici bir şekilde yazılmış. Kitabın nasıl başladığı nasıl bittiğini anlamadım desem inanın abartmış olmam.
Hikâyede ki kahramanların hikâyesi, Danielle, Victoria ve Dedektif Warren in hikâyesi,  ilk olarak birbirinin içine geçmeden anlatılmaya başlanıyor. Hikâyeler ayrı ayrı ilerlerken sonlara doğru artık kahramanlar birbiri ile karşılaşıyor. Ve kitap da geçen aslı hikâyenin düğümü de böylece çözülüyor.
Kitapta beni en çok etkileyen Danielle ile Lucy in hemşire hasta ilişkisi oldu.
Eğer sizde polisiye romanları seviyorsanız ve yazarın kitaplarından birini daha önce okumadıysanız size söyleyebileceğim tek şey; neyi bekliyorsunuz olur.